
Untitled
- Oğuzhan Aslankurt
- 13 Eyl
- 1 dakikada okunur
Işığın Hapsedilmesi

Işığın Hapsedilmesi
Ay biliriz ki astrolojik olarak ışık aktarıcısıdır.Ay’ın ışığına her daim saygı duymalıyız.
İnsan beyni limbik sistemi her zaman savaş kaç pozisyonunda en ilkel seviyeye bağlıyor.Mistik Öğretileri araştırdığım kadarıyla insan var olmadan önce de ilkel beyni vardı.Yani ilkel kısım hayvani taraftır.Hermetik felsefede hayvan çakrası olarak geçiyorken mesela Kabala felsefesinde ruhun nefeş seviyesi olarak açıklanıyor.Bugün ise nörobilim bunu beynin bölümlerini ele alarak anlatıyor.
Yani hayatta kalma ve beslenme barınma ihtiyaçları (ki ATAların tamamı bu kodla oluşmuş ) insanı EGO seviyesinde hayatta tutmaya çalışıyor.
Tüm kadim öğretiler der ki :Doğu mistisizminde “Egonu hizmet ettir.”
Müslümanlıkta “Şeytanını Müslüman yap”
Birani geleneğinde “vermek için ver”
Aslında tamamı bize limonki sistemin kontrol edilmesi ile ilgili bilgileri sunuyor.Bu yüzden spiritüel öğretilerle çalışırken bu konu her zaman gündeme gelir.(Egoizm)
Astronomik olarak konuya bakarsak;
Ay güneşin ışığını her zaman hapseder ve yansıtır.
Astrolojik olarak biz deriz ki: “dolunay oldu yeni ay oldu.”
Aslında olan şey ışığın(ilahi öz) yeryüzüne yansıtılmasıdır.(dolunay)
Yer ve gök ile insan hizalanmayı öğrenmelidir.Yani ilkel benlik kendisi için her zaman ışığı tutar ve vermez.İşte yaşamda kaosun yaratılmasının başlıca sebebi .
Tıpkı açlık oyunları gibi…
Ay nasıl ki ışığın kanalı görevi görüyor ise bizlerde ilahi özün taşıyıcısı olarak dünyaya sevgiyi ve gelişmiş hisleri ,gelişmiş duyguları aktarmalıyız.
“Paylaşan insan Mutlu insandır.”
Nedense birçok mistik bunu bilir ama paylaşmaz.
Pek tabi akla şu soru gelir:
Ne alabildim ki ?Sevgi mi?şefkat mi?
“Hayat bana bana hep yorucu şeyler verdi,hep dışlandım.”
-O zaman kendine önce bunları sen ver .
Bilmelisin ki bunları kendine verdikçe egoizmin de artacak.
İşte o zaman da paylaşmayı öğreneceksin.
İlk olarak kendinle paylaştığın gibi…Yara fazın şifa fazına böyle dönüşür.







Yorumlar